Çocuklar 2 yaşına yaklaşırken ebeveynlerin işi zorlaşır. Artık hem ayağa kalkıp özgürleşmiş hem de kendini ifade yeteneğini kazanmış olan çocuğunuz, bu yetilerle her şeyi elde edebileceğini, dünyanın kendi istediği şekilde etrafında dönmesini, her şeyin ona ait olmasını istemeye başlamıştır.
Ancak öte yandan da hala altını kirlettiğinde anne-babasına bağımlıdır ve onların temizlemesini ister. Bu süreçte artık eskisinden daha fazla hareket edip, istediğini yapmaya çaba gösteren, rahatlıkla da etrafındakilerle inatlaşabilen çocuklarına tuvalet eğitimini vermek birçok ebeveyn için hiç de kolay olmaz.
Çocuğunuzdan gelen sinyaller kadar kendi ebeveynlerinizden gelen sinyaller de artmıştır. “Ben sana daha 1 yaşındayken öğretmiştim. Sen çok geç kaldın. Hala altını bezliyorsun bu çocuğun.” diyen kişinin kendi anneniz olması sizi iyice zora sokar. Annenizden gelen sinyallere göre hareket ederseniz, çocuğunuz hazır olmadığı için sorunlar yaşarsınız; çocuğunuzdan gelen sinyalleri beklerseniz annenizin dilinden kurtulamazsınız.
Annesi bile olsanız sizin ve çocuğunuzun gelişimi aynı hızda seyretmez. Dolayısıyla, annesi olarak çocuğunuzu izlemeniz ve onun gelişime uygun şekilde hareket edebilmeniz en doğrusudur. Çocuğun hızında ve uygun şekilde verilmeyen tuvalet eğitimi, çocuğunuzun inatlaşmasına, evin dışında hiçbir yerde tuvalete çıkamamasına, bağırsak sorunlarına sebep olabilir. Tüm bunlardan daha önemlisi inatlaşmaların tuvalet sorunun dışındaki her alana taşınıp bunun bir ilişki biçimi haline gelmesidir. Yerleşen kalıpları düzeltmek çok ama çok zordur.
Bu süreçte annenin ve çocuğun bir uyum içinde olması, annenin çocuktan gelen sinyallere kulak vermesi çocuğun hem alışkanlığı kazanmasında hem de kendisi için önemli bir gelişim basamağı olan bu durumu doğru çözümleyip hasarsız atlatmasında çok büyük rol oynar. Zaman zaman anneler çocuklarının değil kendilerinin ihtiyaçları doğrultusunda hareket ederler. Korkutma ve ayıplama yoluyla çocuğun bir an evvel tuvalet alışkanlığı kazanmasına çalışan titiz anneler karşısında çocuklar annelerini memnun etmek için içgüdüleriyle kıyasıya bir mücadele içine girerler. Artık zaman onların değil annelerinin zamanıdır. Tam gereken zamanlarda tuvaletlerini yaparak ya da kuru kalmak adına uzun süreler boyu tutarak annelerinin dileğini gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu özellikler erişkinlik hayatında çok titiz, aşırı düzenli ve bu nedenle hayatı oldukça zorlaşan bireyler olmalarına neden olabilir.
“Zamanı gelince kendisi söyler” düşüncesi ile çocuğa eğitim vermek, tuvalet alışkanlığı kazandırmak gibi girişimlere hiç kalkışmamak da , en az titizlik kadar kadar sorun yaratabilir. Tuvalet eğitimi konusunda, diğer konularda olduğu gibi hiç sınır konulmamış bir çocuğun dünyayı istediği herşeyi yapmakta serbest olduğu ve bedel ödemeyeceği bir yer olarak algılaması mümkündür. Sosyal ortamlarda kurallara uymama, önemsememe, sadece kendi gereksinimlerinin istediği şekilde yerine getireleceği algısı ilerki dönemler için ciddi problemlerdir.
Bunun yanı sıra uygun şekilde verilmeyen tuvalet eğitimi, çocuğun bu süreci tamamlamasında yaratacağı zorluklarla birlikte başarısızlık ve kendine güven kaybını da beraberinde getirebilir. Özellikle yaşıtlarıyla kıyaslanan, bu eğitimde başarısız olduğu vurgulanan, altına yapmaya devam ettiği için utandırılan, azarlanan ya da cezalandırılan çocuklar yaşamlarının diğer gelişimsel basamaklarında da zorlanmaktadırlar. Daha kaygılı, kendine güvensiz ya da takıntılı özellikler gösterip, karşılaştıkları yenilikleri uyum sağlamakta güçlük yaşayabilmektedirler. Bu sebeple eğitimin çocuğun gelişimine uygun şekilde, acele etmeden, başarma-başaramama üzerine vurgu yapılmadan, cezalandırmadan ya da büyük ödüller vermeden, doğal bir süreç içerisinde tamamlanabilmesi çok önemlidir.